Ana Sayfa Köşe Yazarları 25.02.2023 925 Görüntüleme

ENDİŞELENME ZAMANI

 

Ülkemizde yaşanan yıkıcı depremin enkaz kaldırma çalışmaları yavaş yavaş sona ererken resmi rakamlara göre yaklaşık 43.500 kişinin vefat ettiğini de öğrenmiş olduk. Bu rakama uzuvlarını kaybederek sakat kalanlar, aile bireylerini kaybedip yetim öksüz kalanlar, evleri yıkılıp başını sokacak ve sığınacak yerleri olmayanlar ile depremde evini barkını, ailesini kaybetmemekle beraber tüm psikolojisi alt üst olup kafayı yeme noktasına gelenler dahil değildir.

Aslında şu bir gerçek ki; enkaz altında tüm Türkiye olarak hepimiz kaldık; hem enkaz altında kaldık hem de sınıfta. Bu zorlu süreçte elini depremzedelere uzatıp tek bir vücut olan ülke insanımızı ( vurdumduymaz olup kafasını kuma gömen cebi, cüzdanı kabarık ağababaları hariç) sınıfta kalanlardan hariç tuttuğumu da belirtmek isterim.

Şimdi herkesin şapkasını önüne koyup düşünme ve çözüm üretme zamanı. Çünkü kum saatinin içindeki kumun tükenmekte olduğunu, beklenen İstanbul depreminin kapıda olduğunu pek çok deprem bilimcisi profesörler bas bas bağırmaktadır. Aslında bu can hıraş feryat özellikle 99 depreminden sonra yüksek sesle ifade edilmişse de bu yöndeki çalışmaların hummalı bir şekilde bir şekilde ilerlediğini söylemek oldukça güç.

Her geçen gün aleyhimize işlerken ve özellikle son depremle beraber bölgedeki stresin, kırığın Adana bölgesine kaydığı; Fay kırığının Kıbrıs ‘ ın altına uzandığı pek çok deprem bilimcisi tarafından ifade edilip güney bölgelerindeki pek çok vilayetin tehdit altında olduğunu anlamak pek zor olmasa gerek. Bununla birlikte yakın zamanda deprem üretmesi beklenen Bingöl vilayetinde de bu son depremle beraber hem telaş hem de hummalı bir çalışma başladığını görmekteyiz. Yani geliyor gelmekte olan.

Ülkemiz karada deprem üretme potansiyeli çok yüksek olan bir coğrafyada olduğu için ve hep te olacağı için ülke olarak deprem bilincini kafamıza yerleştirme konusunda daha sorumlu olmak zorunda olduğumuz gerçeği ile yüzleşmekteyiz. Bunun yanında inşaat sektöründe bina inşaatı ile uğraşan müteahhitleri, denetleyen birimleri ve bu konuda ihmalkarlığı olanları caydırıcı bir kanuni mekanizmanın da oluşturulmasının elzem olduğu su götürmez bir gerçektir.

Şimdi sadece İstanbul değil tüm Türkiye’yi diken üstünde tutan bir konu da, acaba evim sağlam mı? Özelikle İstanbul ‘ da herkesin haklı olarak paçasının tutuştuğunu görüyoruz ki; pek çok mülk sahibi, kiracı ve yöneticinin bulundukları binaya ilişkin risk raporu almak için müracaat ettiğini görmekteyiz. Bu müracaatlarda 2000 öncesi yapılan binalara öncelik verildiği ifade edilmekte, gelen talepler sıraya konularak binaların bir yerde röntgeni çekilerek karne notu verilmektedir. Karne notu D ve E olanlarda sınıfı geçemeyip kalanlar olup, altı ay içinde boşaltılması gereken yapılar olmaktadır.

Vatandaşın asıl cevabını almak istediği soru ise ben bu evden çıkacak olursam nereye giderim, nasıl kiramı öderim sorusuna cevap aramakta yada eğer güçlendirme yapılacaksa ne kadar, bina yıkılıp yerine yenisi yapılacaksa ne kadar kredi alabileceğim ve bu krediyi ne kadar sürede ödeyebileceğim sorusunun cevabını öğrenmek istemektedir.

Olaya eğer İstanbul özelinden bakarsak; Çevre,şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığı İstanbul altyapı ve kentsel dönüşüm müdürlüğü resmi sitesine göre “ kira yardımı 6306 sayılı Kanun’un 5. Maddesi ile Uygulama Yönetmeliği’nin 16. maddesi uyarınca riskli yapı tespiti yapılan yapıların hak sahiplerine ( malik, kiracı, ayni hak sahibi) Bakanlıkça Kira Yardımı Kılavuzu ile belirlenen şartları sağlamaları halinde 18 ay boyunca kira yardımı yapılabilir.” Denilmektedir.

Yasa gereğince “ Bakanlık Makamının 01/12/2014  tarih  ve  9451  sayılı  Oluru  ile  6306  sayılı  Afet  Riski  Altındaki  Alanların Dönüştürülmesi  Hakkında  Kanun  kapsamında  kira  yardımı  başvuruları  ve  işlemleri ilçe belediyelerine devredilmiş olup, başvurular Kira Yardımı Kılavuzunda belirtilen evraklar ile riskli yapının bulunduğu ilçe belediyesine yapılmalıdır” deniliyor.

Yine aynı şekilde sağlanacak finansal destek olarak da resmi sitede görüldüğü üzere; binasını test sonucuna göre güçlendirmek zorunda kalan mülk sahibine yıllık 600 baz puan faiz desteği, iki yıl anapara geri ödemesiz ve 10 yıl vadeli 240.000 Tl’  ye kadar kredi imkanı ve ayrıca yine konut yapımı veya konut edinme durumunda azami 2 yıl ana para ödemesiz 10 yıla kadar vadeli 600.000 TL kredi imkanı sağlandığı belirtildiğini görmekteyiz.

Bu süre zarfında kiraya çıkacak olan mülk sahibine Çevre Şehircilik Bakanlığımız İstanbul özelinde kira yardımı 1500 liraya yükselten bir uygulamaya gitmiş ise de İstanbul’da 1500 lirayla da kira yardımını vatandaşa verip evinden çıkartmak mümkün olmadığı için İBB Meclisi’nden çıkan karar ile kira yardımının üç katı 4.5000 TL telaffuz edilemese de başkanlık makamına yetki verildiği İBB tarafından duyurulmuştur.

Yaşadığımız bu sancılı süreçte paylaşımını yapmış olduğum bu bilgiler doğrultusunda herkesin en azından bir fikir edindiğini düşünüyorum.

Bu dönen endişelenme zamanı olduğu kadar aynı zamanda çözüm için çareler üretme zamanıdır. O yüzden çok geç olmadan ve pişman olacak vakit bile bulamadan hayallerimizin, geleceğimizin enkaz altında kalmasını istemiyorsak bir değil bin kere düşünüp “ Ben kendi adıma ne yapmalıyım “ diye düşünüp, fikrini hayata geçirmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb