Ana Sayfa Köşe Yazarları 31.03.2023 955 Görüntüleme

BİRKAÇ KELAM

Geçen sene bugün 1 Nisan’da hayatının en büyük şakasını bize yaparak aramızdan ayrılıp ebediyete intikal eden babam için bir şeyler söylemek, onu güzel hatıraları ile anmak istedim.

İnsanoğlu kayıplarının değerini kaybettiğinde daha iyi anlar diye atalarımız boşu boşuna dememişler. Gerçekten de gidişinin ardından bıraktığı derin boşluk ve kalplerde bıraktığı tarifsiz acı dinmiş de değil ; dineceğini de pek zannetmiyorum.

Babamı tanımayanlar için söyleyeyim; insanları kırmaktan sakınan, genelde hep yapıcı davranan, elindekini bölüşen, akrabalık ve dostluk bağlarına çok değer veren ki bu güzel erdemler bazen de karşı taraftan istismara da çok açık duygular aslında. Özellikle bazı insanlara ederinden fazla değer vermesinin çok acısını çekmiştir, alttan almanın sıkıntısını bizzat kendisi hissetmiştir. Bunlar tecrübe ede ede öğrenildiği için düzeltilebilir diye düşünülebilir  olsa da maalesef huylu huyundan vazgeçmeyip aynı hatalarda ısrar edince üzülen hep kendi olmuştur. Sonuçta insan ne ekerse onu biçermiş; bugün ona yarın sana. Atalarımız boşuna dememişler; keser döner, sap döner, gün gelir hesap tersine döner.

Genelde hep işi şakaya vuran nüktedan tavırları ile hatırlayacağım babam kendisinin sevdiği şeylerin başkalarınca tercih edilmediğini gördüğünde çaktırmadan müdahale ederdi. Buna örnek olabilecek türden bir olayı da kendisi ile tecrübe etme fırsatı olmuştum. Bir akşam oturuyoruz ve yemek sonrası çay faslı bizde olmazsa olmazlarımızdır. Gelgelelim birer ikişer çayları içtik falan; ben şekersiz, babam sa tam tersi iki, üç şeker kaşığı şeker şeker ilave ederek çayını içtiği için benim içtiğim şekersiz çaydan çayın lezzetini alamayacağımı düşünmüş olacak ki çay kaşığının ucu ile de olsa ilave ettiği şekeri ben hemen fark edince onunla göz göze geldik; benim bunu sadece onun yapabileceğini bildiğim için “ Ya baba! Niye yaptın böyle bir şey,buyur sen iç şimdi; benim şekersiz içtiğimi biliyorsun da niye şeker ilave edersin ki dediğimde bana cevaben sen öyle onu yavan yavan içince içim elvermiyor, çayın tadını alamıyor deyince az da olsa ilave ettim demişti “

Yine bir gün onunla tavla oynuyoruz ki çok çok iyi tavla oynar ve beni de genelde yenerdi ama yendiğinde de suratına baktığımda hiç memnun olmazdı; ben yeneyim diye hile yaparak bilerek yenilmeye çalışır ve ben de fırçayı yediğinde “ Yok ! Sana öyle geliyor, ben bilerek yenilmiyorum “ diyerek suç bastırsa da gönlü oğlunu yenmeye el vermediği için bilerek yenilmeye çalıştığını bilirdim.

Babam dinine oldukça bağlı ve inanç sahibi biriydi. Bayramda arefe günleri mezar ziyareti veya evde kur’ an okuduğunda ahirete göçmüş yakınlarına dua etmekten geri kalmaz ve anneme, bizlere dönerek “ Bizim arkamızdan dua edecek kimse olur mu acaba” diye aslında bizlere nasihat verirdi. Şunu bil ki gözün arkada kalmasın baba; fırsat buldukça bu vasiyetini yerine getiriyorum ve bu duanın sana benden geldiğini bildiğini hissediyorum.

Sana hep takılırdım “ Baba o kadar çok uyumayı seviyorsun ki; öldüğünde tek tesellimiz sanırım bu olacak” derdim, Sen de bana dönüp “ Tövbe tövbe” derdin.

Yattığın yerde huzur içinde uyu. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanın cennet olsun baba.

 

 

 

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb