TAKINTI HASTALIĞI
Çevremizde çok da dikkat etmediğimiz ve adını hastalık bile adlandırmadığımız davranışları olan insanlar mevcut. Yeri gelir işyerinde, yeri gelir evimizde, yeri gelir topluma açık yerlerde bu gibi kişilere çoğumuz denk gelmişizdir. Pek çoğunuz bunun hastalık bile olduğundan ve hatta kendisinin de bu sınıfa girdiğinden habersizdir.
İlk başta çok üstünde durulmasa da aslında bunun bir psikolojik rahatsızlık olduğunu bilmenizde fayda var. Tedavi edilmediği takdirde kişinin günlük yaşam kalitesinin düşüklüğünden tutunda; yapılmayan, yerine getirilmeyen davranıştan ötürü kişinin kendini kötü hissetmesi, göğsünde sıkışma, depresif hareketlerde bulunma gibi etkileri görülmektedir.
Tıp literatüründe takıntılı düşüncelerin yani obsesyonun davranışa dönüşmesi olarak tanımlanabilen obsesif kompulsif bozukluk, bir tür anksiyete bozukluğudur. Bu hastalıkta, biraz bahsettiğimiz zaman aslında pek çok kişi kendinden de bir parçayı orada görecektir. Coğumuzda buna benzer takıntılı davranışların en az biri vardır.
Halk arasında, takıntı hastalığı olarak da bilinen obsesif kompulsif bozukluk varlığında kişi, obsesif düşüncelerinden kaynaklanan anksiyete ve stres seviyesini azaltmak için kendini tekrarlamak zorunda hisseder. Bu tekrarlanması gereken davranışta bulunmazsa kendini kötü hisseder. Bazı durumlarda da sıkıntı hali o kişiyi şiddete meyillendirir. Takıntı olarak adlandırabileceğimiz davranışları sıraladığımız da ise sizlerde şaşıracaksınız. Bunların belli başlı olanlarını şu şekilde sıralayabiliriz.
– Gün içerisinde herhangi bir yeri tuttuğu, ellediği için sürekli elini yıkama ihtiyacı hissetmek.
– Eve girmeden önce kapı önünde çorapları çıkarıp, içerde ıslak bezle ayağı silip doğrudan banyoya gitmek.
– Her gün priz, kapı kolu, menteşeleri veya evin duvarlarını silmek.
– Yatmadan önce ocağın açık olup olmadığını birden fazla kontrol etmek.
– Arabanın kapısını kilitlediği halde emin olamayıp tekrar geri dönüp birden fazla kontrol etmek.
– Yolda yürürken kaldırım taşlarının çizgili olan yerinden değil de, karenin tam içine basarak gitmeye çabalamak.
– Masa hizalarının aynı seviyede olmasına dikkat etmek.
– Evden çıkarken ilk önce sağ ayağı atmak.
– El ve ayak tırnaklarını yeme konusunda kendini frenleyememek.
– Yayınevinden aldığı kitapları alfabetik sıraya göre dizip , o sıraya göre okumak.
– Elbise ve kıyafetlerini renk renk ayırıp dolaba yerleştirmek.
– Yolda yürürken yanındaki kişi ile aynı hizada ve adımlarının da aynı olmasına çalışmak.
– Yemek yemeden önce tuzlu olup olmadığını kontrol etmeden peşin peşin tuz ilave etmek.
– Hesap makinesinin işlemi doğru yapıp yapmadığını kontrol etmek için, aynı işlemi sürekli yinelemek.
– Kilo kontrolü amacıyla basküle çıktığında tartının doğru tartıp tartmadığından emin olmak için tekrar tekrar tartılmak.
– Banka ve kredi kartını kullanıp işi bitince cüzdana koyduktan sonra, yerine koyup koymadığından emin olmak için sürekli cüzdanı kontrol etmek.
Buna benzer davranış bozukluklarını sayısını artırmak mümkün. Bilinmesi gereken kontrolümüz dışında olan bu hareketlerin nasıl kontrol altına alınabileceği. Bu tür hastaların genelde çocukluk çağına ilişkin yaşanılan travmalar, aile içi şiddet , kişilik özellikleri veya serotonin düzeyinin dengesizliği bunu tetikleyen sebepler olarak gösterilmektedir.
Bu davranış bozukluğuna sahip kişi durumun farkında olsa da kendini kontrol edemez. Tedavi için ise kişiye özel ilaç tedavisi ve bilişsel terapi uygulamaları uygulanmaktadır.
Bununla ilgili dergi ve kitapları karıştırırsanız aslında pek çoğumuzun burada yazılmayan buna benzer takıntıları olduğunu fark edeceksiniz. Bu takıntıların yapılmaması halinde ruhunuz boğulmuyorsa, aklınız orada kalmıyorsa sıkıntı yok demektir. İtiraf etmem gerekir ki; burada kendinizden de bir şeyler olduğunu hissedeceksiniz derken kendimi de bu sınıfa sokmam gerektiğini gördüm.
Burada yazılan listedeki bazı semtompların bende de olduğunu farkına vardım. Örneğin arabayı kilitledikten sonra mutlaka gelir bir daha bakarım. Bazı seferler geri dönmemek için “ Bu sefer unutmayacağım kilitleyip kilitlemediğimi; çok dikkat edeceğim. Aklımdan çıkarmayacağım “ diyerek beynime direktif verdiğim oluyor. Bunun yanında yatmadan önce mutlaka mutfakta ocak açık kalmış mı, kalmamış mı diyerek her daim kontrol ederim. İlginç olan arabayı veya mutfaktaki ocağı tekrar kontrol ettiğimde hiç açık olduğuna gelmeyişimdir.
Kim bilir belki sizin de kendinizin farkına vardığı ama çevrenizle paylaşmaktan çekindiği takıntılarınız vardır. Bunu dile getirmekten çekinmeyin. Çünkü bu hastalıkla tedavide en büyük sıkıntı “ Benim böyle bir derdim yok” demektir. Ben bir obsesif kompulsif bozukluk hastasıyım; yani halk dilinde takıntı hastasıyım. Taktığıma takarım, bak ona göre. İsmi’ de kendi de güzel hastalığımın.
Kaynakça: Vikipedi