Ana Sayfa Güncel, Manşetler, Siyaset 28 Mart 2016 2202 Görüntüleme

CHP GENÇLİĞİNİN DÜZENLEDİĞİ PANELE İLGİ!..

CHP Beykoz İlçesi Gençlik Kollarının düzenlediği “Yerel Yönetimler ve Gençliğin Siyasetteki Yeri” adı altında düzenlediği panele yoğun ilgi oldu.

CHP’li Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in  modetörlüğünde gerçekleşen panele; CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu,  CHP İstanbul Milletvekilleri Av. Mahmut Tanal, Erdoğan Toprak, Ali Özcan, Barış Yarkadaş, Onursal Adıgüzel, CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz katılırken, ev sahipliğini CHP Beykoz Gençlik Kolları Başkanı Emre Mert Kılıç ve CHP İlçe Başkanı Mahir Taştan yaptı.

DSC_0012

CHP Beykoz İlçe Başkanlığı toplantı salonunda yapılan program, Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah arkadaşları için bir dakikalık saygı duruşu ve ardından istiklal marşımızın okunması ile başladı.

DSC_0018

Panelin açılış konuşmasını yapan CHP Beykoz İlçesi Gençlik Kolları Başkanı Emre Mert Kılıç “Gençlik Kolları yönetimi olarak Beykoz’da siyaset yapan gençlerimiz için örnek teşkil edecek paneller dizimize bugün Sayın Sarıyer Belediye Başkanımız Şükrü Genç, İstanbul Milletvekilimiz Onursal Adıgüzel ve İl Gençlik Kolları başkanımız Kenan Otlu ile başlıyoruz.  Panelimiz umarım çok yararlı olacak ve hepimiz yararlanmış olarak buradan ayrılacağız. Bizlere verecekleri bilgiler için değerli Konuşmacılarımıza şimdiden çok teşekkür ediyorum”  dedi.

DSC_0015

Barış Yarkadaş (CHP İstanbul Milletvekili)

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş,  Beykoz Kent Dayanışmasının organize ettiği programa destek verdiklerini, Burunbahçe’nin halka kapatılması ile ilgili, CHP İlçe Başkanlığı yönetimi ile birlikte protesto eylemine katıldıklarını, güzel ve etkili bir eylem gerçekleştirdiklerini beyan etti. İSPARK ve AKP yöneticileri için “umarım bu yanlıştan bir an önce geri dönerler” dedi.

DSC_0028

Panele katılan herkesi selamlayan milletvekili Erdoğan Toprak, yapmış olduğu konuşmasında ilçe başkanlığının davetlerine icabet edeceğini, danışacakları her konuda ise seve seve hizmet etmeye hazır olduğunu söyledi.  30 sayfalık Türkiye ve Dünya Raporları hazırladığını söyleyen Erdoğan Toprak, bu raporları isteyen herkese gönderebileceğini de sözlerine ekledi. Bugüne kadar gelinen noktada CHP’nin hiçbir dönemde olmadığı kadar iktidar partisine yakın bir parti konumunda olduğunu ifade eden Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Ben merkezli dış politikadan tutun, özgürlükler alanına, Kürt meselesine ve ekonomide Türkiye’yi dar bir boğaza sürükledi. Şu anda Türkiye’nin ekonomisi durmuş, özgürlükler alanında despotizm var, bastırılarak Türkiye yönetilmeye çalışılıyor. Kürt meselesinde her gün cenazeler geliyor ve Kürt meselesi PKK ile İmralı ve derin devlet üçgenine teslim edilmiş, Kürt halkını PKK terör örgütü teslim almış durumda ve bu iktidar o bölgeleri dış güçlerin karanlık devletin, dış istihbarat güçlerinin emrine terk etmiş durumda. Dış politikaya gelince, Türkiye hiçbir dönemde olmadığı kadar yalnızlaşmayı bu dönemde yaşadı. Hiçbir komşumuz yok. Türk ekonomisi dışarıdan besleniyor. Terör olan ülkeye hangi turist gider. Türkiye’yi bu hale getiren terördür. Sebepler ve sonuçlar vardır. Terör bir sonuçtur. Terörü doğuran sebepler vardır. Sebeple sonucu iyi ayırmazsanız, olayı çözemezsiniz. Türkiye’de terör bir sonuçtur, sebebi ise Türkiye’yi yanlış yöneten, mantığı Türkiye’yi yalnızlaştırması, başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmesi,  dış politika da benmerkezci bir yapıya dönüşmesidir. Atatürk’ün bize emanet ettiği dış politikadan bugün bu ülkeyi yöneten, Atatürk ile yarışmaya çalışan, oysaki ayağının tozu olamayacak yapının bedeninden büyük elbiselerine sığmak istemesidir. Türkiye’yi yöneten AKP iktidarının, büyük Ortadoğu projesindeki ‘ben eş başkanıyım’ diyen yapıyı, ‘senin görevin bitti kardeşim. Senin bu ülkenin çöplüğüne atarız’ diyen dış unsurlar, dış mihraklar var. Biz Ortadoğu projesinin ne eş başkanı olmalıydık ne de ayağının tozunu silip kenara atılan peçete olmalıydık.

7 Haziran seçimleri Türkiye için tarihi bir fırsattı. Bu fırsatı bazı güçler engellediler. CHP’nin projelerini hayata geçiren bir hükümet seçilseydi, ne doğuda ne de güneydoğu da kan dökülmezdi. Atatürk’ün bize emanet ettiği yurtta sulh, cihanda sulh politikasına dönerdik. Doğu ve Güneydoğu’da siyasi bir yapıyı muhatap alırdık. AKP gibi, ne Kandili ne İmralı’yı siyasetin merkezine sokmazdık.

CHP olarak en büyük görev mahalle temsilcilerimize düşüyor. İlçe birimlerimize, İl’e, genel merkeze düşüyor. Biz iktidara hazır bir parti olduğumuzu göstermeliyiz. Erdoğan için ‘biz Erdoğan’ı yedirmeyiz’ diyorlar. Biz yamyam değiliz, neden Erdoğan’ı yiyelim. Sadece bu ülkeye yeni bir yapı, namuslu bir yapı gelmeli. Bu ülkede işsizlik var, fakirlik var, sorun var. AKP öneminde bir tarafta zenginlik artarken, fakirler daha da fakirleşiyor. AKP 2002’de teslim aldığında ülkede Doğu’da ve Güneydoğu’dan cenazeler gelmiyordu. Şimdi her gün cenaze geliyor. Hiçbir parti iktidara gelmek için terör örgütü ile iş birliği yapmadı. Ankara teröründe 100 kişi öldü. Kan kokusundan iktidara gelen bu yapı bu durumdan medet ummaya başladı. Adam öldürerek oylarını arttırmaya devam ettiler.  Türkiye ulvi bir devlettir. Devlet demek kimsesizin kimsesi demektir. Bu devleti yok etmemek gerekir. En büyük görev birinci ölçüde sizlere sonra sokaktaki vatandaşlara sonra bizlere düşüyor. Ülkemiz adım adım yok olma yoluna gidiyor. Ülkemizi kurtaracak olan sizler, CHP’lilerdir. Biz bunu 1920’li yıllarda başardık yine başaracağız” dedi.

DSC_0033

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, öncelikle Düzce İl Başkanına yapılan saldırıyı kınayarak şöyle dedi: “Düzce İl Başkanımız, bilerek ve isteyerek, tasarlanarak, AKP Belediye Başkanları tarafından, planlı, organize edilmiş bir alçakça saldırıyla karşı karşıya kalmıştır. İl Başkanımız orada, AKP’nin ensesinde. Neden ensesinde? İstanbul’un suyu Melen’den karşılanıyor.  Melen Çayı’na Düzce’nin affedersiniz açıkça konuşmak zorundayım, b.k suları Melen’e katılıyor. Melen Çayı, Düzce’nin o b.k sularıyla,  bir su kirleniyor, iki toprak kirleniyor, üç çevre kirleniyor. Değerli Onursal Bey Milletvekili arkadaşımızla birlikte defalarca gittik. Raporları kendilerince düzenleyip basınla paylaştılar. Düzce’de Melen Çayı’nın kirli suları ile vatandaşlarımız sebzesini, meyvesini suluyor. Çeltik tarlaları onunla sulanıyor. Ve bugüne kadar Düzce’de dört köyün ortasında kurulan vahşi çöp depolama nedeniyle köylüler evinden çıkamıyor. Köylüler orada dava açtılar, İdare Mahkemesi’nde davayı kazandılar. Davaya rağmen Düzce Belediyesi çöplerini oraya dökmeye devam ettiği için köylü vatandaşımız, aşağı yukarı 2 aya yakındır 7/24 nöbet tutuyorlar. Bizler de o gece nöbetlerine destek verdik. İl Başkanımız adım adım köyleri dolaşıyor. Düzce’de AKP sıkışmış vaziyette, bu sebepten dolayı hani Vandal diyorlar, faşist diyorlar ya burada boylarını gösterdiler.

Rıza Zarrab pazarlık usulü Amerika’da. Onlar şimdi AKP’den almak istedikleri konuları almak için onlar ellerinde tutacaklar, bunlar da verecekler, işin asıl sebebi bu. Bu konu anlaşmalı bir olay ve gündemde olan ve önümüzdeki hafta TBMM’de komisyona sevk edilen 15 bin boş polis kadrosu konusu görüşülecek. Yani polis kolejlerini, akademilerini kapattılar, polis meslek yüksekokullarını kapattılar. Her şey anlaşmalı, programlı ve projeli gidiyor. Bunların hepsi Fettulahçı’dır denildi, okullar kapatıldı, tasfiye edildi, açığa alındı. Şimdi AKP’nin Ak polislerini kurmak için polise ihtiyaç var deniliyor ve 15 bin polis kadrosunu açıyorlar. Bundan sonra oluşacak olan polis kadrosu AKP’nin polis kadrosudur.

Gündem de olan, Dünya kamuoyunda da yer alan, Can Dündar ve Erdem Gül davası. Basın halkın sesidir, kulağıdır, dilidir. Bir ülkede otoriter olan rejimlerde basın, siyasi iktidarın hoşuna gidebilecek olayları haber yaparlar. Siyasi iktidarları eleştirebilecek, hoşlarına gitmeyecek olan hususları haber yapamazlar. Aksi taktirde bunun bedelini cezaevlerinde veya vergi denetimiyle veya korkutmak ve sindirme şeklindeki yöntemlere başvururlar. Aslında basın halkın başına gelebilecek olan felaketleri önceden haberdar ediyorlar. Bunlardan rahatsızlar. Şimdi Can Dündar ve Erdem Gül’ün dosyasını bilen bir arkadaşınız olarak 4 tane tutuklu savcı, 32 tane Türk Silahlı Kuvvetlerinin personeli tutuklu şu anda. Neden? Bu MİT tırları ile ilgili davalardan dolayı.

Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili şikâyet dilekçesini veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Şikâyet dilekçesinde Avukatı olan kişi, şu anda AKP Afyon Milletvekili Av. Ali Özkaya’dır. Ve duruşmaya 2 gün kala savcı görevden alınmıştır. Bu soruşturma aleni yapıldı, davası gizli yapıldı. Cuma günü aslında Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklayacaklardı. Recep Tayyip Erdoğan ve Mit dedi ki, ‘kardeşim biz bu işten zarar gördük. Hükümete yönelik darbe teşebbüsü oldu. Biz bu davaya katılmak istiyoruz.’ Katılma istekleri kabul edildi ve bu seferde denildi ki ‘biz gizli kaleme alacağız.’ Ceza muhakeme kanununun 187. Maddesi de diyor ki; bazı kişiler duruşmaya katılabilir. Bazı kişilerin kim olduğu kanunda yazılı değil. O zaman bizler de milletvekiliyiz. Mahkemenin taktirine bağlı olarak biz de takip edebiliriz. Biz de ‘takip etmek istiyoruz’ dedik. Dediler ki; ‘siz takip edemezsiniz. Biz gizlilik kararı aldık.’ Mahkeme 3’te başlayacak, bana denilen, ‘sizi çıkmazsanız biz buradan zorla çıkaracağız.’ Dedim ki, ‘zorla çıkaramayacaksınız. Biz eylemimize devam edeceğiz. Bizim tek talebimiz mahkeme heyetine katılmak için yazılı dilekçe vermek istiyoruz.’ Mahkeme yazılı talebimize mahkemeye katılmamıza hayır der ise çekip gideceğimizi belirttim. Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı geldi, görüştük ve dedi ki, ‘lütfen dilekçenizi verin ve mahkemeden ayrılın.’ Dedim ki, ‘burada muhatabımız mahkemedir.’ Mahkeme içeri girer girmez, milletvekilleri duruşmanın seyrini etkiledikleri için haklarında suç duyurusunda bulunulmasına,  duruşmanın da 1 Nisan 2016 tarihine ertelenmesine karar verildi. Biz bu davayı takip edeceğiz. Bu adaletsizliğe, bu barbarlığa, hukuksuzluğa geçit vermeyeceğiz. Burada biz hukukun peşindeyiz. Bu dava hukuki bir dava değil, siyasi bir davadır.

Çocuk istismarı ile ilgili AKP araştırılsın dediğimiz halde red etmiştir. Tüm sosyal medyada bu konu hakkında destek verenlere teşekkür ediyoruz. Bu sayede 2. Gün çocuk istismarı ile ilgili komisyon kurulmuştur. Bu konuda sizlerden rica ediyorum, net olalım. Üstüne gidelim. Bedeli ne olacaksa olsun. Bu konuda direnelim, birlik olalım. Mutlaka kazanacağız. Kazanmak dışında başka bir yolumuz yok” dedi.

DSC_0046

CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel,  “Son günlerde yaşadığımız, kadınlarımızın ve çocuklarımızın başına gelen istismar vakaları. Karşımızdaki zihniyet, tam 11 yıl boyunca gençlerimizi cemaate emanet etti. Bugün adını bile ağızlarına almaya çekiniyorlar ama o günlerde adına methiyeler diziyorlardı. Ve bizim geleceğimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi bunların dershanelerine, etüt merkezlerine, yurtlarına mahkûm bıraktılar. Kendilerine yer vermediler. Daha sonra dediler ki, biz kandırıldık.  Bu sefer kendi vakıflarına yönelmeye başladılar. Yine ne Milli Eğitim Bakanlığı ne Kredi ve Yurtlar Kurumu ne Gençlik ve Spor Bakanlığı yurt yapmak, çocuklarımıza, gençlerimize eğitim alacak yerler oluşturmak yerine ENSAR Vakfı’na, TÜRGEV’e mahkûm bırakıldı çocuklarımız. Sonrasında yaşadıklarımızı gördüğümüz zaman ise onların ruh sağlığını, can güvenliğini bile sağlayamadıklarını net bir şekilde hep birlikte gördük. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanının, bir annenin de ‘Bir kereden ne olacak?’ diyebilecek kadar da alçaldığını gördük ve bunu da çok büyük bir pişkinlikle söylüyordu.

Diğer bir konu ülkemizdeki mülteci sorunu, şu anda ülkemizde 2 milyon 715 bin mülteci var ya da sığınmacı diyelim.  Hükümetimiz bu duruma geçici misafir diyor. Ama gerçek sayının 3,5 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor. Bunların arasında eğitim alması gereken çocuklar var. Ülkemize 2011 yılında ilk olarak giren bu sığınmacılar için önümüzdeki seçimde oy kullanacaklar mı şeklinde tartışmalar mevcut. Ülke olarak Cenevre anlaşmasına göre tek sakıncalı olan ülkeyiz.

Türkiye de gençler özellikle seçim dönemlerinde akıllara geliyor. Genç nüfusumuzla övünülüyor. Gençleri karar alma süreçlerine katma noktasında hep bir adım geride duruyoruz.  Beykoz’da gençler ve kadınlarımız her zaman sokaklardaydı. Bir sonraki seçimlerde gençlik ve cinsiyet kotalarını parçalayacağımıza inanıyorum. Gençlerin siyasete katılımında ciddi istatistikler mevcut. Bunlardan biri %10 civarında iktidar partisi de dahil gençlerimiz siyasete katılabiliyorlar. Gençlerin neler yapabileceğini gezi olayında hep birlikte gördük. Bugün orada hala gençlerin gezebileceği bir gezi parkı mevcut, bu da gençlerin direnmesi sayesinde olmuştur. Gençlerimiz rant için yaşananlar karşısında ‘bizlerde bu dünyada varız’ dediler ve kazandılar.

Sivillerimizin, polislerimizin, askerlerimizin öldüğü bu günlerde yine dayanışmaya, birlik olmaya ve umut ışığı olmaya ihtiyaç var. Burada da CHP’ye tarihi köklerinden dolayı çok büyük görevler düşüyor. Biz bu karanlığı yırtıp atan umut ışığı olmak zorundayız. Bu umudu ülkemizdeki tüm gençlere, ezilenlere, yok sayılanlara, ötekileştirilenlere bu umudu hissettirip, ülkemizi aydınlık yarınlara götürmek zorundayız. Bunu gençlerimiz Gezi Parkı’nda, Cerrattepe’de başardılar. Yeter ki yan yana, omuz omuza olalım.  Eskiden üniversitelerde gençlik festivalleri yaşanırdı. Günümüzde ise gençlerin protestolarından korktukları için erteleniyor, iptal ediliyor. CHP’li belediyeler gençlerimizi bu konuda desteklemelidir.”

DSC_0066

CHP İstanbul Milletvekili Ali Özcan, “Biz, sosyal demokrat bir partiyiz. 2019’da iktidar olan bir parti olacağız. Örgütün üyelerini yeniden yapılandıracağız. Özümüze döneceğiz, halkla bütünleşip, sola döneceğiz, alanlara ineceğiz. Bizler yeni bir siyaset üretmemiz ve yeni bir bileşke elde etmemiz lazım. Ama ilk bileşkemiz sol ve sosyal demokrat partiler, kurumlar, anlayışlar, düşünceler, meslek okulları ve sendikalar olacaktır. Ondan sonra merkez sağa açılacağız. Siyaset kayıp ve riski göze alarak yapılır. Kürt sorunu da böyle çözülür, iktidar olmanın yolu da böyledir. Kendi ideolojinizi, kendi düşüncenizi ortaya koyarak yola çıkacaksınız. Sizin yandaşlarınız bellidir, sonra sosyal demokratlardır.”

DSC_0068

CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu, “Göreve geldiğimizde İstanbul’un 782 mahallesinde örgütlememiz gerektiğini vurguladık. Bugün ilçelerimiz her mahallede gençlik komiteleri oluşturdu. En kısa zamanda İstanbul Gençlik Örgütleri, İstanbul’un 782 mahallesinde örgütlü hareket edecekler. Bir örgütlenme programı gerçekleştirdik. 19 Mayıs’ta Gençlik ve Spor Bayramı’nda hedefimiz 10 bin ama en az 5 bin genç arkadaşımızı, Genel Başkanımızın katılımıyla partiye davet edeceğiz. Bu katılım belli bölgelerden üyelerden olmayacak. 1,5 ay boyunca gençlik kollarının kuracağı stantlardan ve sosyal medyadan çağrılar yapılacak. Ana sloganımız ise şu olacak ‘Kuruluşun ve kurtuluşun partisine sende katıl.’ Bu anlamda çok ciddi bir gençlik festivali düzenleyeceğiz.

Bizlerin eksik kaldığımız noktalardan birisi de üniversite. Üniversitelerde CHP’liler var ama maalesef örgütlü değiliz. Biz uzun uzun tahlillerde bulunuyoruz. Fakat ne yapacağımız konusunda bir türlü harekete geçemiyoruz. Bu anlamda bizler harekete geçtik. İstanbul’da özel üniversitelerimizle birlikte 49 tane üniversitemiz var. Bu üniversitelerde, üniversite temsilcilerini, kampüs temsilcilerini belirledik. En yakın zamanda, Anadolu’dan gelen genç arkadaşlarımız İstanbul’da üniversiteye kayıt olmaya geldiği zaman 49 üniversitenin önünde onları CHP’li üniversite öğrencileri karşılayacak. İlk selamı CHP’ler verecek. Tabii ki elimizdeki imkanlar bellidir. Gençler yurt ister, destek ister. Bu nokta da belediyelerimiz yapmış olduğu çalışmalar çok önemlidir. Biz bu öğrencilere İstanbul’da yol bile göstermiş olsak bu bizler için artı bir puandır.

Üç ay içerisinde partimizi ulusal basına taşımak anlamında çok ciddi çalışmalar, eylemler ortaya koyduk. Bu anlamda çalışmalarımızda ilk sloganımız ‘Gençlik sokağa, parti Sol’a’ olmuştu. Bunun olmazsa olmazı sokak ayağı idi, bunu başardık. Ekim ayında İstanbul’daki İktisat fakültelerini davet ederek, Hukuk fakültelerini davet ederek, üniversitelerimizle birlikte Hukuk ve İktisat kongreleri düzenleyeceğiz. Buradan çıkan raporlarımızı partimize ve gerekirse kamuoyuna açıklayacağız. 39 tane ilçeden belirlediğimiz komiteden arkadaşlarımız yaz boyunca tatile gitmek yerine Anadolu’daki yoksul köy okullarına gidecek ve her ilçede bir köy okulunu boyayacak, geride kalan arkadaşlar bu okulların kırtasiye malzemeleri ihtiyaçlarını karşılayacaklar.

Siyasi davalarda vekillerimi tebrik ediyorum. Bizler örgütlü gücümüzü arttırmamız gerekiyor. Birde sürekli gençlik konuşulur, hep genç derler. Bana göre yaşı 18-30 arası olan değil, yüreği ile beyni ile genç olanlar asıl gençtir. Eğer bugün gençler bir yerlerde temsi l ediyorlarsa, en önemli destek bu insanlardan gelmiştir. Biz tecrübeyle beraber gençliğin dinamizmi birleştirmek zorundayız. Ben inanıyorum ki bizlerin kendi içerimizden çıkaracak Belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz var. Ama inanıyoruz ki gelecekte Gençlik kollarımızdan çıkacak genel başkanlarımız da olacaktır.

DSC_0098

CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, “Eğer biz Beykoz’da Belediyeyi almak istiyorsak tüm örgütümüzün çalışmasıyla alabileceğiz. Aksi takdirde 3-5 kişinin çalışmasıyla bu hayal olur. Öncelikle inanmak gerekir. Hep bir söz söyledik zafer unutmayın inananlarındır. Önce Belediyeyi almaya inanacağız. Belediye başkanıma teşekkür ediyorum. İktidar yoluna gidecek her türlü teçhizat, her türlü argümanı bize açacağına güveniyor inanıyorum. Belediyeyi alırsak, İstanbul’u da alırız. İstanbul’u aldığımızda Beykoz’un, Sarıyer’in, Kadıköy’ün sorunlarını da çok rahat çözeriz. Sadece burayı alalım diye bakarsak hiçbir sorunu çözemeyiz. Salı günü Elmalı ile ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Elmalıda ki inşaat Ormanın ortasında. TÜRGEV’e okul yapılıyor. Ensar Vakfında 45 çocuğa tecavüz edildi. Bunun kim ya da kimler tarafından nasıl olacağının hesabını verebilecekler mi? Veremeyecekler! Tecavüz edilen 45 çocuğun ailesinden daha bir tane aile çıkıp ta demedi ki ‘benim oğluma tecavüz edildi.’ Satmadığınız bir tek şerefiniz kaldı. Çocuklarımız bizlerin onurudur. Sizler onurlarınızı da sattınız. Ey Beykoz halkı, eyy Türkiye uyan! Bunlar çocuklarınıza varıncaya kadar düştüler. Bunların aile bakanı çıktı ve ‘bir kereden bir şey olmaz’ dedi. Artık uyanın. Sizlerin dininizi sömürmelerine izin vermeyin. Ve bunun hesabını artık bir an evvel sorun. Bugün Burunbahçe’de bir eylem yapıldı. Beykoz Kent Dayanışmasına destek olduk, olmaya da devam edeceğiz. 1995 yılından bugünümüze Burunbahçe’de bizler denize giriyorduk. Bizler buralarda ailecek piknik yapıyorduk. İSPARK’ı buraya getirdiniz, para alıyorsunuz. Yarın oraya 5 yıldızlı otel de yapılacak. Otel müşterileri Beykoz’un temiz sularından faydalanacak, Beykoz halkı faydalanamayacak.

İmar sorunlarına gelirsek, Beykoz’un imar planlarına göre Beykozlulara para verecekler buralardan gönderecekler. Fabrikalarımız da kapatıldı, Beykozlu, İstanbul da yaşayacak yer bulamayacak. İnsanları göndermenin kolay yolunu buldular.

Belediye başkanıma çok çok teşekkür ediyorum. Bunun devamının geleceğine de inanıyorum. Bizler CHP Beykoz örgütü olarak söz veriyoruz, 2019’da Beykoz Belediyesini alacağız” dedi.

 DSC_0079

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Bizler bir kere slogancılığı bırakmalıyız, sahada çalışma önemlidir. Onların çalışmalarının 2 katı çalışmalıyız ki onların elde ettikleri mevkileri kazanalım ve devam ettirelim. Önemli olan yaptığımız üye sayıları değil, onlarda ki algıları kırıp kazanmamız olmalıdır. Önemli olan sahada çalışıp çabalamaktır. Biz sahada insan kazanacağız. İnsanlarla birlikte sokakta olup onların problemlerini çözmeliyiz. CHP’nin uzun zamandır iktidar olamamasının getirdiği olanaklarımız iktidarın ki kadar değil. İktidar partisinin her anlamda çok büyük olanakları var bunu da topluma karşı çok rahat kullanabiliyorlar.

Çocuk istismarı konusunda ise vatandaş, Bakan’ın ne dediğini bile anlamıyorlar. Yerel yönetimlerin siyasetteki yeri çok önemlidir. Yaşamın hangi alanında olunursa olsun, olması gereken bizler eylem hareketi içerisinde hareket etmek durumundayız. Bir gündem belirleyeceğiz ve bu gündeme nasıl erişebilirimin planlarını yapmak zorundayız. Burada böyle bir toplantının yapılmasının amacı, Beykoz’da yerel seçimlerde nasıl başarılı oluruz, iktidarı nasıl alırız. Benim burada bulunuş nedenimde böyle bir süreci yaşamış olmam, tecrübeli olmamdır. Bu düşüncelerimizin analizini yaparak nasıl bir yolu izleyerek gerçekleştirdiğimiz başarıyı şu anda burada ne yapmalıyız, ne yol izlemeliyiz şeklinde tüm verileri toplayarak ve analizler yapıp hedefler belirlemeliyiz.

İlçe başkanına benim bir önerim var. Biz bu paneli bir daha yapalım. Bu toplantının devamını sağlamalıyız. Hedef 2019’da önce Beykoz’da iktidar olmaktır. Biz hatalar yapmasaydık, 2014 yılında iktidar olmuştuk. Veriler çok mükemmeldi fakat hatalar yapıldı. Bu toplantı sadece başlangıç toplantısı olmalı. Bizler sokağa çıkmalıyız, bu anlamda hepimize düşen görevler var. İnsanlara bizler Yurttaş olmayı sağlayacağız. Ensar vakfında yaşanan sıkıntıların anlaşılamamış olması da zaten bir yurttaşlık sıkıntısıdır.  Bizler yarın iktidarı Beykoz’da aldığımızda her bir noktada yapılacak işleri Beykoz insanı ile tespit edeceğiz. Bir yerde yaşanan sıkıntıları oranın insanlarına sorarak tespit edebilirsiniz. Birlikte tespit etmenin, birlikte düşünmenin çok önemi var.

Beykoz’da kendi alanlarının özellikle yarın dönüşüm alanlarında veya benzeri şekillerdeki her türlü mülkiyet sorunlarının çözülmesi konusunda kesinlikle kendilerinin o yapının içinde olacaklarını anlatmak zorundayız. Bizler bunu 2009 yılında Sarıyer’de çok iyi anlattık. Ve şu anda herkes biliyor ki, ister AKP’li olsun, ister MHP’li olsun, kim olursa olsun, Sarıyer’de gecekondu bölgelerinde yaşayan insanlar şunu biliyor; CHP burada iktidar olduğu sürece bizler evlerimizi kaybetmeyiz. Büyükşehir ile paydaş olmak zorunda çünkü arazilerin mülkiyeti Büyükşehir’de. Sorunu birlikte çözmek zorundayız. Türkiye’de dönüşüm ve mülkiyet sorunlarını çözebilecek tek parti CHP’dir. Bunu herkes biliyor ama bunu insanlara bizlerin anlatması lazım. Bu işin sistemi, planları ve verileri ile insanların önüne koyacaksınız ve inandıracaksınız. İnsanlara güven sağlamalıyız.

Bizler Beykoz’da iktidar olmanın yollarını planlamak zorundayız. Bunun içinde bizlere Beykoz’un verileri gerekli. Daha sonra bu işin uzmanları ile görüşüp eylem hazırlıklarını bir an önce başlatacağız. Sizler kendilerinize yakın olan herkes ile iletişim halinde olmalısınız. Hep doğruları konuşmak zorundasınız. Yanlış yapmayacaksınız. Çünkü yanlışlar zor kazanmış olduğunuz insanları çok kısa biz zamanda kaybetmenize neden olacaktır.

Bizler yaşamı kolaylaştıracak sosyal çalışmalar yapmalıyız ve yeni yaşam alanları oluşturacağız. Asfaltı herkes döker ama sosyal yaşamda en önemli şey kadındır, kadını keşfetmeliyiz. Kadının içinde bulunan sorunları tespit etmeli birlikte çözmeliyiz. Bir kadın yaşam için çok önemli. Bir kadının hiçbir şekilde kaybetmeyi göze alamayacağı tek şey yuvası ve yavrularıdır. O zaman yuvasına ve yavrularına sahip çıkmasının alt yapısını da bizler oluşturmalıyız. O nedenle Sarıyer belediyesi olarak eğitime çok büyük destek veriyoruz. Çünkü artık eğitim yerine büyük kepazeliklerin yaşandığı bir zamanda yaşıyoruz” dedi.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, konuşmalarının devamında her zaman Beykoz İlçesinin yanında olacağını belirtirken, bu toplantıların belirli aralıklarla Beykoz’da tekrar yapılmasını önerdi. Çünkü bu konuları 3-4 saate sığdırılamayacağını söyleyerek, kendisinin saatlerce konuşabileceğini, Beykoz iktidarı için Sarıyer Belediyesi olarak mücadelede her zaman Beykoz CHP İlçe örgütünün yanlarında olacağını beyan etti.

DSC_0021 DSC_0052 DSC_0093 DSC_0094 DSC_0096

 

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb